Bir kurnazlık ederek sarhoş gibi kendimi oraya atayım, atayım da (bakayım),
O cihanın canı orada mıdır?
Ya maksadına erişeyim, o yurda ayak basayım,
yahut da gönlüm gibi, başımı da, vereyim elden çıkarayım, gitsin.
ya
İlahi Aşk bir nokta idi… / Aşk her yerde
Ey dost! Ayna’ya iyi bak! Güzelliğin kaynağını gör!
Ey dost! Aynaya iyi bak! Gizli hazineyi bul!
Ey dost! Aynaya iyi bak! Aşkı gör!
Ey dost! Aynaya iyi bak! Son nakşı gör!
Ey dost! Bu ayna, gönül aynasıdır. Ona iyi bak!
İlahi Aşk bir nokta idi… / Aşk her yerde
Ey dost! Ayna’ya iyi bak! Güzelliğin kaynağını gör!
Kâinatın her zerresi, hüsn-i mutlakın tecellî aynasıdır. Hakk’ın sevgilileri her yerde ve her şeyde zâhir olan o güzelin cemâline âşıktır. Aşkları sebebiyle kendinden geçer, hattâ ma’şuktan başka hiçbir şey bulamazlar orada…
Ben ben değilim, ben dediğim sensin hep
Cânım dediğim, ten dediğim sensin hep
Ey dost! Aynaya iyi bak! Gizli hazineyi bul!
İlahi Aşk bir nokta idi… / Aşk her yerde
Oysa aşk iki kişi arasında asla eşitlenmeyen bir şeydi. Allah, aşığın uğraştığı sevgiyi maşuktan esirgemişti. Bunun içindir ki aşıklar, ya kendilerine verilen derdin aynısının sevgiliyede verilmesi yada sevgilideki vurdumduymazlığın aynısı ile kendilerine de ihsanda bulunulması için yakarır dururlar. İsterler ki, Allah c.c aşkı seven ile sevilen arasında eşit bölüştürsün… Oysa aşk bu demek değildir. Seveni sevmek kolaydır; magfiret o sevmediği zamanda onu sevebilmektir. Gerçek aşık bilir ki, kendi içindeki aşk ateşinin aynısı sevgilide de vardır ve gönülsüz de olsa, o da aşkı duyumsamaktadır. Ne var ki sevgili çok sabırlı, aşık ta sabırsız oldugu için bu aşk yarası tek taraflı kanamaktadır. O acılar, o ayrılık ve hasret ateşleri aşığı yakıyorsa öte yandan da pişiriyor demektir…
Aşık, ancak bu pişme sürecinde ham iken oldugunlaşır, çiğ iken kâmil olur. Çünkü aşk yolunda varılacak merhalelerin en yücesi, aşkın olgunluğu ile kendi dünyasını kurabilmektir. O mertebeye gelindikten sonra aşk uğrunda can vermek aşığa âsân gelir..
İlahi Aşk bir nokta idi… / Aşk her yerde