Prof.Dr. Nihat Hatipoğlu
Çağımızda dini kirletenlerin ve din üzerine oyun kuranların çoğaldığını ibretle görüyoruz. Bu oyunları birkaç madde halinde hatırlatmak istiyoruz. Dikkat etmemiz lazım. Çünkü dini kirletenler ve tahrif edenler bunu yaparken sureti hakikatten görünüp -dine hizmet ediyormuş gibi görünüp- din kisvesi altında bunu yapmaktadırlar. Elbette ki, ben dini bozacağım diye ortaya çıkmayacaktır.
Çünkü eğer böyle deselerdi siz hemen onları tanırdınız. Onları bozuk ruh halleriyle baş başa bırakırdınız.
1- Bize Kuran-ı Kerim yeter. Hadislere gerek yoktur diyerek bütün hadisleri inkâr edenlere dikkat ediniz. Onlar aslında Hz.Peygamber’siz (s.a.v.) ve ibadetsiz bir İslam’ın peşindeler. Bunu açıkça diyemedikleri için böyle bir yol deniyorlardır. Takiyye yapıyorlardır. Onların son hedefi peygambersiz bir İslam’dır. Biz Hz. Peygamber’in olmadığı bir din dayatmasını küfürle eşit sayıyoruz.
Biz hadislerin sahih -doğru- olanını uydurma olanından ayırırız.
2- Şefaat yoktur diyorlar. Bununla; Hz. Peygamber’in (s.a.v.), namazın, Kuran’ın, meleklerin ahiretteki şefaatini inkâr ediyorlar.
Bunu yaparken de; “putlar ahirette bizim şefaatçimiz olacak” diyen müşrikler hakkında inen ayetleri müminler hakkında inmiş gibi gösteriyorlar. Ayetlerin iniş sebebini tahrif ediyorlar. Kuran’ın anlamını bozuyorlar.
3- Kabir azabı yoktur diyorlar. Böylece hem bazı ayetleri ve hem de bu konuda söylenmiş yüzlerce hadisi yok sayıyorlar.
4- Ahiretteki; sırat köprüsü, terazi, Kevser havuzu gibi durakları inkâr ediyorlar.
Bu husustaki bazı ayetlerin işaretini ve hadisleri yok sayıyorlar.
5- Ehli beyt–i sevdiklerini iddia ederek, onların şanlı isimlerini istismar ederek Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer gibi büyük sahabelere saldırmak için yol arıyorlar. Bizler biliyoruz ki Hz. Ali, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman gibi yeryüzünün yıldızları, birbirlerine kardeşten öte bir sevda ile bağlıydılar. Biri diğerinin sağ kolu, yardımcısı ve dostu olarak yaşadı. Allah tümünden razı olsun. Sahabeye saldıranların bid’at ve hurafe ehli olduklarını alimler deklare etmişlerdir.
6- Tasavvufu bid’at olarak nitelendirip inkâr ediyorlar. Biz biliyoruz ki doğru uygulandığında, hurafe ve bid’atten uzak olarak anlaşıldığında tasavvuf; Efendimiz’in (s.a.v.) yaşadığı temiz ahlakı yaşamaya davettir. Bu, davetin bir yöntemidir. Bizler; sahtekâr ve şarlatan olanları ile gerçekten Allah’a hizmetkâr olan iddiasız, istismarsız gerçek davetçileri, mürşitleri birbirinden ayırıyoruz. Tasavvufa saygılıyız. Tasavvufu istismar edenlerle gerçek tasavvuf erbabını birbirlerinden ayırıyoruz.
7- İslam’ı anlatırken sanki Yüce Allah’tan daha merhametliymişler gibi bir role soyunup, cehennemi yok sayıyorlar. Bizler; cenneti de, cehennemi de Yüce Allah’ın yarattığına inanıyoruz. Elbette ikisini de hak edenler vardır. Ve bizler cennete talip olmaya çalışıyoruz.
8- Dinin eksenini; Kuran’dan, Hz. Peygamber’den (s.a.v.) başka tarafa çevirip namazsız, ibadetsiz, cezasız, mükâfatsız, sorumsuz bir din kurmaya çalışıyorlar. Bunun için ayetleri kendilerine evirip çeviriyorlar.
9- Yüce Rabbimizin Kuran-ı Kerim’de belirtilmiş vasıflarını yok sayıp Yüce Allah’a “Allah baba” diyerek tevhid anlayışını bozuyorlar.
10- Mezhep imamları olan; İmam Ebu Hanife (İmamı Azam), İmam Şafii, İmamı Malik ve İmam Ahmed gibi büyük alimleri yok sayıp, tenkit edip kendi hezeyanlarını onların önüne almaya çabalıyorlar.
Sizler bu tür insanları elbette biliyorsunuz.
Bizim için onların ismi cismi değil, ne yaptıkları önemlidir. Rabbim bizleri saadet dönemindeki -Hz. Peygamber dönemindeki doğru çizgiden ayırmasın…
http://www.takvim.com.tr/Guncel/2013/03/22/sizi-ancak-bedirin-aslanlari-gecer